MUBI’deki Sanki Her Şey Biraz Felaket bol ödüllü bir ilk film. Orta sınıfa dair, okumuş yazmış insan hikayeleri izlemek isteyen şehirli insana ilaç niyetine…
Muammer Brav
Gazete Oksijen
22 Aralık 2023
İlk kez Sanki Her Şey Biraz Felaket adını, 2023 başında “Rotterdam Film Festivali’ne seçilen Türk filmi” diye duyup, meraklanmıştım. Merakımı gidermek için çok beklemedim, Istanbul Film Festivali’nde karşımıza çıkıverdi film. Festivalde keyifle izlediğim film, Emin Alper başkanlığındaki jüriden Mansiyon aldıktan sonra, Ayvalık, Adana ve Ankara Film Festivali’nde gösterildi. Ayvalık’ta Yeni Bir…’ başlığıyla verilen tek ödülün sahibi oldu. Adana’da En İyi Film, Senaryo, Yönetmen ve SİYAD Jürisi ödüllerini aldı. Ankara’dan gelen ödülse En İyi İlk Film ödülüydü. Yılın bol ödüllü filmi bu haftadan itibaren MUBI’de geniş kitleyle buluşmaya hazır.
Kısa filmleriyle tanıdığımız genç yönetmen Umut Subaşı’nın ilk uzun metrajı SHBF. İstanbul’da yaşayan dört gencin kesişen hikayesini anlatıyor film. Çevrenizde gördüğünüz, kardeşiniz, kuzeniniz, oğlunuz, kızınız olabilecek dört genç insan. Ev arkadaşlığı yapan iki genç kadın, Zeynep ve Ayşe. Zeynep kendini yalnız hisseden ve yalnızlığına çareyi falda, burçlarda, sosyal medyada arayan bir üniversiteli. Aynı üst komşunuzun kızı! Ayşe’yse üniversite mezunu, kapağı yurtdışına atmaya çalışan, çözümü oralarda bulacağını sanan biri. Aynı yeğeniniz! Zeynep’le şans oyunları satan bir büfede tanışan Ali’yse işsiz bir genç adam, o da iyi bir iş bulup, ailesinin yanından topuklamayı hayal eden binlerce gençten biri. O da diğer kuzeniniz! Ali’nin eski bir arkadaşı olan ve bu üçlüyle tuhaf bir sekilde yolu kesişen
Mehmet ise görünüşte bu grubun şanslısı. İşi gücü var, evli barklı ama mutsuz. O da küçük erkek kardeşiniz! İşte bu hepimizin etrafında onlarcası yaşayan ve adları da oldukça sıradan olan dört gencin hikayesi filmde anlatılan.
ÇÖLDE VAHA ETKİSİ
Senaryosu da Umut Subaşı’ya ait film, “taşrada geçen toksik erkek filmleri furyası”ndan bunalan izleyici için, çölde vaha etkisi yaratıyor. Orta sınıfa dair; okumuş/yazmış, sıradan insan hikayeleri izlemek isteyen şehirli insana ilaç niyetine bir film. Amerikan Bağımsız Sineması’nda örneklerini bolca izlediğimiz bir türe ait, sıcacık ve çok bizden bir film çekmiş Umut. Kendi kuşağının dertlerini, sıkıntılarını anlatırken, günümüz mizahından da yararlanmış. İç çekip hayıflanırken, yaşanılan bir duruma gülerken buluveriyorsunuz kendinizi.
YEPYENİ OYUNCULAR
Genç oyuncularının gönülçelen performansları da filmden alacağınız keyfi katlıyor. İlk kez perdede izlediğimiz Melis Sevinç, Melisa Bostancıoğlu, İbrahim Arıcı ve Mert Can Sevimli, sanki gerçek Ayşe, Zeynep, Ali ve Mehmet hissi yaratıyor. Doğal, içten ve sahiciler. Sinemamızda örneği neredeyse yok denecek kadar az olan bir türde, iyi yazılmış, iyi oynanmış ve iyi yönetilmiş bir film SHBF. Sanki her şeyin biraz felaket olduğu günümüz Türkiye’sine içten bir bakış atan ve yıllar sonra 2020’ler Türkiye’sinde eğitimli gençlerin haletiruhiyesini araştıracak kişilere “Alın işte böyleydi” diye önerilecek bir film. Seveceksiniz.